Ana içeriğe atla

Okul Ne Öğretir?

Spot: Annesine pirinç ayıklarken hiç yardım etmemiş bir çocuk, bütün arkadaşlarının iyi olduğunu zanneder. Makarna pişirmeyi öğrenmemiş bir çocuk, yaşamdaki basit planlama becerilerini edinez.
Okul başarısının dünyadaki en önemli şey olduğunu düşünen anne-babalar tanıyorum. Çocuklarının kolej sınavlarına ya da üniversite sınavlarına hazırlık için tüm varlıklarını seferber eden anne-babalar. Çocuklarımızın dört tarafı kapalı bir sınıfa / okula haftada beş gün göndererek hayatta ne yapmasını öğrenmesini bekliyoruz. Burada ikilemsel bir sorun var. Bir çocuk okulda, okulda ne yapılacağını öğreniyor; hayatta ne yapılacağını değil. Hayatta ne yapılacağı hayatta öğreniliyor.
Çocukların okuldan ve derslerden sıkılması kadar doğal bir şey yok. Çünkü okulda öğretilenlerin gerçek yaşamla bağı o kadar az ki… Üstelik çocuğun gerçek yaşamla bağını o kadar sınırlıyoruz ki, çocuk gerçek yaşamı bilmediğinden okulda öğretilenle yaşam arasında ilişki kurabilme imkanı da kalmıyor.
Akvaryumda yetişen / yaşayan balıklara her zaman acırım. Daracık bir alanda gerçek dünyayı hiç keşfedemeden yaşarlar. Gerçek bir gölü, gerçek bir akarsuyu bir gün olsun görmeden yaşamları sona erer. Akvaryumun sahibi elinden geldiğince (birçoğunun elinden de gelmez) onlara iyi bakar. Balığın ağzı varsa da dili olmadığından kendi durumunu hiç anlatamaz; zaten dünyanın ve yapılabilir olanların farkında bile değildir. Çocuklarımız da tıpkı akvaryum balıklarına benziyor. Ev ve okul arasında sıkışmış durumda. Evde evin penceresinden, serviste servisin penceresinden, okulda okulun penceresinden yaşamı izliyor. Tıpkı bir akvaryum balığı gibi, akvaryumun camından dış dünyaya bakarken yaşamla çok az ya da hiç ilişkiye girmeden lise son sınıfa kadar geliyor. Akvaryumdan daha eğlenceli bir figür ise çocuğun yaşamındaki okul. Düşünsenize bir akvaryumda öğretmen olgunca ve dolgunca bir lepistes, yeni doğmuş lepisteslere günde beş saat “Çocuklar” diye söze başlayarak ders veriyor. Çocuğun hiç çıkmadığı dış dünyayı anlatıyor ve anlatıyor. Arada bir de sınav yapıyor. Çocuklar akvaryum yaşantısında sınavlardan şikayet ederken esas sınavın dışarıda olduğunu fark etmiyor. Anne-babalar da çocuklarının akademik başarılarını takip ederken aslında akademik başarıların yaşamdaki başarıyla ilişkisinin çok az olduğunu fark etmiyor.
Fen dersinden hoşlanmayan bir grup çocuğa, gökyüzü neden mavi diye sordum. Hiçbiri cevap veremedi. Ardından rüzgar neden esiyor ve neden farklı yönlerden esiyor diye sordum. Bilemediler. Neden alçak ve yüksek hava basıncı var diye sordum. Yine bilemediler. Aynı çocuklar, şehirde toplu ulaşımla şehir merkezine nasıl gidileceğini de bilmiyorlardı. Aynı çocuklar, nasıl para harcanması gerektiğini de, zamanın nasıl kullanılması gerektiğini de, birisiyle karşılaştıklarında nasıl konuşmaya başlayacaklarını ve nasıl arkadaş seçmeleri gerektiğini ve neden erken kalkmaları gerektiğini de bilmiyorlardı.  Onların yanı sıra anne-babalar da, akademik başarının aslında yaşamayı öğrenmiş bir çocuğun yaşamayı ve sorumluluk almayı öğrenmiş olmasının bir sonucu olduğunu da bilmiyordu. Bir balık bir gölde yüzerken kendini potansiyel tehditlerden nasıl koruyacağını, yüzgeçlerini nasıl hızlı gitmek, nasıl ani dönüşler yapmak için kullanacağını öğreniyor. Akvaryum balıkları ise o daracık alanda, akvaryumun camından televizyon ekranına bakar gibi bakarken ne öğrenebilirse o kadarını öğreniyor. Sanırım Milli Eğitim Bakanı dahil, anne-babalar dahil, okul müdürleri ve öğretmenler dahil, çocuklarımızın akvaryum balığı olmaktan çıkabilmesi için nasıl yetişmeleri gerektiği konusunda yeniden ve yeniden düşünmemiz gerekiyor.


Kaynak : http://www.kendinigelistir.com/okul-ne-ogretir/#ixzz4YUNEu8u1

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Değişime Ve Gelişime Ne Kadar Açığız?

Yüksek IQ, başarı için tek başına yeterli midir? Öyle olduğunuz düşünüyorsanız sabit zihniyetli olabilirsiniz. Ve bu durum değişimle başa çıkmanızı oldukça güçleştirebilir. Oysa hayat tamamen sürekli değişim ve gelişim üzerine kurulmuştur. İşte değişim karşısındaki tavrımızın gelişimimiz üzerindeki etkileri… Tavrınız Neden IQ'dan daha Önemlidir Konu başarı olduğunda bazı insanların akıllı olarak dünyaya geldiği ve geri kalan hepimizi gölgede bıraktığını düşünmek kolaydır. Fakat Stanford Üniversitesinde yapılan yeni araştırmalar bu fikrinizi (ve tavrınızı) değiştirecek. Psikolog Carol Dweck bütün kariyerini tavır ve performans üzerinde harcadı, ve son çalışması gösteriyor ki takındığınız tavır IQ'nuzdan daha fazla başarının belirleyicisidir.  Dweck insanların temel tavırlarının iki alt kategoriye ayrıldığını bulmuştur: Sabit Zihniyet ya da Gelişime Açık Beyin Yapısı. Sabit Anlayışta siz kim olduğunuzu bildiğinizi var sayarsınız ve değişmeyeceğinize inanırsınız. Bu zor

Çıkarcı İnsanları Nasıl Tanırız?

Her insanın hayatında en az bir kez olmak üzere karşısına çıkan; asıl niyetini asla belli etmeyen, derdi-gücü yalnızca işini yaptırmak olan, işini yaptırdıktan sonra bir daha arayıp sormayan, siz onun menfaatine hizmet ettiğiniz sürece sahte sevgi gösterileri yapan veya sizi umursuyormuş gibi görünen insancıklardır bunlar. Bazen öyle bir kandırır ki sizi bu arkadaşlar, bakarsınız senelerdir kullanıyorlarmış sizi. Bu dost görünümlü insanları fark etmek çok da zor değil, gerçekten bak. Sorunu iyi tespit edin Bir sorunu çözmeden önce onun varlığını tespit etmek gerekir. Eğer bir şeylerin yolunda gitmediğini hissetmeye başladıysanız, sorular sormanın vakti gelmiş demektir. Çıkarcı kişilerin ortak özelliklerinden bazıları; kendi ihtiyaçlarını başkalarının ihtiyaçlarından önce görmeleri, sizi aradıklarında her zaman uygun olmanızı istemeleri ve hemen harekete geçilmesi gereken durumlarda bir çeşit krize neden olmaları. Bunların yanı sıra bazen etrafınızdaki kişiler, bir kişini

Güçlü Kadınların Özellikleri

Güçlü Kadınların Dikkat Çekici Özellikleri   Nedir bu güçlü kadın olmak söz öbeğinin anlamı? Herkesin dilindeki “güçlü kadın” ne yapar da güçlü kadın olur? Zorluklar karşısında sağlam durarak mı? Yalnızlıktan korkmayarak mı? Yoksa herkesin takdir ettiği bir işi yaparak mı? Biten ilişkisinin ardından dimdik ayakta durarak mı, yoksa ömrünü tek bir kişiye feda ederek mi? Sahiden! Güçlü kadınları diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir? Aslına bakarsanız;  onlar ile diğerleri arasında  kocaman mı kocaman, bariz mi bariz farklılıklar var. Çünkü bazı kadınlar, güçlü olmak deyiminin hakkını gerçekten layığıyla veriyorlar. Ya bu şekilde yetiştirildikleri için ya da hayat onları güçlenmeye zorladığı için sapasağlam durmayı başarıyorlar. Evet evet, güçlü kadınlarla alakalı farkına varmamız gereken ilk gerçek belki de bu durum! Anlayacağınız; onları  mektepli ve alaylı  olmak üzere iki farklı grupta inceleyebiliriz diyorum. Böylece bazı kadınların güçlerinin altındaki nedeni, nasılı ve ni